Sevil Nuriyeva 'Star'da 'Hepimiz Türkiyeyiz' dedi - KÖŞƏ

Sevil Nuriyeva
KÖŞƏ
23:49 06.02.2012
7347

Azərbaycanın tanınmış jurnalisti, Asiya Dialoqu İctimai Birliyi və Qafqaz Media Mərkəzinin başqanı Sevil Nuriyeva nın Türkiyənin məşhur Star qəzetində məqaləsi işıq üzü görüb. 

AZXEBER.COM portalı "Hepimiz Türkiyeyiz" adlanan yazını olduğu kimi təqdim edir.Sevil NuriyevaFransız Senatosu’ndan çıkan son karar, bu ülkenin Yukarı Karabağ sorununun çözümünde AGİT’in Minsk grubunda eşbaşkan statüsünde kalmasını mümkünsüz kılıyor. Bu politikasının arkasında her ne kadar Ermeni meselesi var gibi gösterilmeye çalışılsa da görünen odur ki Fransa, Hristiyan klübü sözcüsü olarak Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’da artan etkisine karşı Türkiye’yi frenlemek amacıyla Ermeni kozunu kullandı. Fransa’nın yalnız hareket ettiğini düşünmek saflık olurdu. Demek ki birileri Türkiye’nin çizdiği yüksek profilli siyaseti engellemek, bağımsız politikalarını durdurmak için kah Ermeni kah PKK kozunu sürekli kullanmakta ısrarlı.Bu hareket planını yapanların esas olarak Türkiye’nin duruşuna, özellikle Başbakan Erdoğan’ın profiline sinir oldukları apaydın. Bu noktada Fransa’nın Minsk grubundaki statüsü, Azerbaycan’ın Fransa’ya tavrından belirlenecek. Azerbaycan birmenalı olarak bu gruptan Fransa’nın çıkmasına nail olmalı. Türkiye bu konuda Azerbaycan’dan net tarzını ortaya koymasını istemeli ve nazik davranmamalı. Toplum büyük çoğunlukla Türkiye’nin yanında. Bu kuşkusuz. Azerbaycan iktidarının sözden harekete geçmesi için tam zamanı.Fransa’nın statüsünü dikkate alırsak, Azerbaycan’ın reaksiyonu tabiidir. Ama diğer yandan Azerbaycan iktidarının sabrı, suskunluğa yakın sakinliği bırakın Türkiye’yi, Azerbaycan kamuoyundan bile itirazla karşılandı. Muhalefetin hemen her kesiminden sert tepkiler sergilendi. Azerbaycan hükümetinden sessizliğini bozma talep edildi. Doğrudur, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı itiraz etti ve Fransa’yı yumuşak dille eleştirdi. Hatta Dışişleri Bakan Yardımcısı Fransız büyükelçisini bakanlığa davet ederek rahatsız olduklarını iletti. Ama bu galiba ne Azerbaycan kamuoyunu ne de Türkiye’yi tatmin etmedi ki önemli köşe yazarları bu konuya değindi. Özellikle usta gazeteci Taha Akyol’un yorumları Azerbaycan’da bazı kesimleri tedirgin etmeli ki iktidar partisi olan Yeni Azerbaycan Partisi’nin aynı isimli gazetesi, Akyol gibi Azerbaycan be bütünüyle kültür coğrafyamızın tanıtılmasında Azerbaycan’ın haklı sesini her daim Türk toplumuna ileten, Azerbaycan davasını her zaman savunan isime ataka geçme yolunu tutdu. Yeni Şafak gazetesinde yer alan, Azerbaycan’ı eleştiren yazılar Azerbaycan’ın mühalif gazetelerinin bile eleştirilerine maruz kaldı. Türk basını bu hatasıyla Azerbaycan’da mahalli milliyetçilik refleksini artırdı ve bu sefer eleştirilen iktidarın sabırlı tavrını muhalif gazeteler bile savunmaya geçti. Oysa Azerbaycan’ı eleştirirken birkaç püf noktaya dikkat etmek şart. Özellikle hepimiz Ermeni’yiz sloganları ile geçen mitinglerin eşliğinde Azerbaycan aleyhine başlıkların atılması bir hayli düşündürücüdür. Usta gazeteci Taha Akyol’un yaklaşımı gibi yaklaşımlar çizgini dogru belirtmekte yardımcı oluyor.Azerbaycan iktidarının tedirgin tarzını tüm topluma mal etmek tarzı yorumlar, hem de hepimiz Ermeni’yiz felsefesiyle geçen mitinglerin eşliğinde olsa olsa Azerbaycan’da olduğu gibi itirazla karşılanmalıydı. Azerbaycan’da en çok söylenilen fikir şu: Hepimiz Ermeni’yiz sloganları ile Hrant Dink davasının sonucunu eleştiren insanlar acaba neden Hocsalı katliamı ile ilgili hepimiz Azeri’yiz sloganları ile Ermeniler’in yeni tarihimizde yaptıkları zülme itiraz etmedi? Bu ses sadece Milliyetçi harekat tandanslı çevrelerden çıktı sorularını da beraberinde tetikledi. Oysa bunun her iki ülkede karşılıklı çaba ile ortamı bulandırma siyasetine hizmet ettiği besbelli.Azerbaycan’da Kamber, Şevket, Kerimli, İsmayılov, Aliyev, Mirelioglu gibi parti başkanları, sivil toplumun önemli isimleri, medyanın önemli kesimi, parlamentodan iktidar partisi üyeleri dahi milli meclisin önemli çoğunluğu açıklamaları ile doğal olarak Türkiye’nin yanında Fransa’nın karşısında yer aldı. Rüstem İbrahimbeyov gibi ünlü sima Fransız Kültür bakanlığının madalyasını geri iade ettigini açıkladı.Avrupa Konseyi’nde Azerbaycan heyeti ciddi çabalar sergiledi. Milletvekili Ganire Paşayeva’nın Avrupa Konseyi’ndeki çabaları her ne kadar kararın önünü kesmese de Fransız parlamenterlerinde tedirginliğe ve ciddi belgelerin geçmesine neden oldu. Birkaç gün Strasburk’da Azerbaycan heyeti Türkiye heyeti ile Birge aynı ısrarla hareket etti. Sanki Azerbaycan seyircidir havası vermek doğru yaklaşım değil. Dikkat edilse görünür ki Türkiye’den sonra Fransız büyükelçileri içerisinde Bakü büyükelçisi ikide bir cevap vermek zorunda kalan ikinci büyükelçi oldu. Demek ki Türkiye kadar Azerbaycan’da da bunu talep eden toplum vardır. Demek ki Türkiye kadar bunun ağrısını yaşayan hatta buna göz yaşı dökecek toplum vardır.Fransa’nın eşbaşkanlıkta kalması Türkiye’den ziyade Azerbaycan’ın alehinedir. Türkiye istedi diye yapmalıdır kibi bir yaklaşım dogru degil. Ermeni meselesinde tavrını koyan bir ülke Yukarı Karabağ meselesinde nasıl adil olabilir ki? Bu adeletsiz yaklaşım Türkiye’den daha ziyade Azerbaycan için örnek teşkil etmeli ve Azerbaycan bu fırsatı değerlendirerek cesur adımını atmalı. Türkiye’nin tavrını desteklemekle Azerbaycan ciddi siyasi karakter sergilemiş olacaktır. Azerbaycan hakimiyeti hürkek davranışlarını terk edip tarihi misyonunu gerçekleştirmeli. Aksi takdirde hem tarihdeki yeri olumsuz olacak ve siyasi irade- cesur karakter göstermezse, en büyük siyasi ve tarihi darbeni kendine yapmış olacaktır.*Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.

OXŞAR XƏBƏRLƏR