Türkiyənin tanınmış jurnalisti, “Star” qəzetinin köşə yazarı Aziz Üstel Azərbaycanla bağlı yeni köşə yazısı yazıb.
Jurnalist “Kafkaz İslam ordusu və Bakü” başlığı ilə yazdığı köşə yazısında 1918-ci ildə Nuru Paşanın “Qafqaz İslam ordusu” ilə Azərbaycana gəlməsindən bəhs edir. Aziz Üstel yazısında Ermənilərin həmin illərdə törətdiyi soyqırımlar haqqında da yazıb.
AZXEBER.COM portalı həmin köşə yazısını olduğu kimi təqdim edir:
"KAFKAS İSLAM ORDUSU VE BAKÜ
Enver Paşa'nın yarbayken padişah fermanıyla fahri tümgeneralliğe getirilen Nuri (Kiligil) Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Azarbeycan'ı, Rus-Ermeni işgalinden kurtarma harekatına 17-30 Haziran 1918'de Gökçay savaşıyla başladı, bir dizi savaştan sonra 5 Ağustos 1918'de Bakü önlerine geldi. Ama tam bu sırada Almanya, Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü'ye girmesine engel olmak için harekete geçti. Neden mi? Hele de Osmanlı'nın müttefiki ve dostuyken? Bakü petrolleri yüzünden tabi!
Almanya Sovyet Rusya'yla gizli bir anlaşma imzalamış, "Bakü sancağına ve ona bitişik Cevat, Şemaki ve Kuba sancaklarına üçüncü bir ordunun girmesine izin" vermeyeceği yolunda söz vermişti. Çünkü Sovyetler petrol üretiminin artması için ellerinden geleni yaparak bunun dörtte birini Almanya'ya vereceklerdi! Yani Almanya, müttefiki Osmanlı'yı sırtından hançerliyordu! Almanya utanmadan da bu anlaşlmanın bir suretini Babıali'ye sunmuştu tam Türk kuvvetleri Bakü'ye girmek üzereyken! (Azerbeycan--Bilal N. Şimşir)
Ata sözümüz " it ürür kervan yürür" sözünden yola çıkarak Kafkas İslam Ordusu, anlaşma manlaşma bilmem diyerek Bakü'ye yürüdü! Enver Paşa Şark Orduları Gurubundan donanımı en iyi olan 15. Tümeni'de Bakü cephesine yolladı. Ardından Şark Cephesi Komutanlığı ve bu komutanlığa bağlı Kuzey Gurubu lağvedilerek bütün birlikleri Nuri Paşa'nın emrine verildi. Bakü cephesinde 8 bin Osmanlı askeriyle 6 bin 500 Azarbeycan milis kuvveti toplanmıştı. Ve otuz altı saat süren çarpışmalar sonunda 16 Eylül 1918'de Bakü teslim alındı!
Bakü'nün alınmasından sonra Fath Ali Han Hoyski Hükümeti 17 Eylül 1918'de Azarbeycan'ın doğal başkenti, Bakü'ye taşındı. Böylece Nuri Paşa ve Kafkas İslam Ordusu sivil işlerden elini çekti.
M.E.Resulzade'nin Azarbeycan Cumhuriyeti adlı kitabında "Kardeş Türkiye'nin İmdadı" başlığı altında bir bölüm var. Bakü'nün geri alınmasını, "Mehmetciğin tarihe altın harflerle yazılacak bir fedakarlığı" olarak anlatır. Daha birkaç gün önce Almanya'nın, petrol imtiyazları karşılığında Ruslara terk ettiğini öğrenmiş olan, Orta Avrupa Devletleri Konferansına katılmak için İstanbul'da Resulzade başkanlığında bulunan Azarbeycan heyeti, "Baküsüz Azarbeycan başsız bedendir" açııklamasını yapmıştı gazetelere. Bakü'yü kurtaran Kafkas İslam Ordusu'nun kahraman şehitleri salt Bakü topraklarını sulamamışlardır kanlarıyla. Nahcivan, Kartabağ, Şemahi ve Gence'de de nice Mehmetçik yatmaktadır. "Azarbeycan'ın her cihetinde şairin söylediği gibi, 'sarmaşıklı bir mezar bulursunuz' ki, bu mezarlar kardeş imdadına koşan Türk mezarlarıdır." Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.
Bu kurtuluş, özgürlük ve mutluluk Kızıl Ordu'nun, Ermeni çetecilerle birlikte Karabağ'a saldırmasıyla kursaklarda kaldı. Sovyetlerle Ermeniler 1 Mayıs 1920'de Bakü'ye girdi ve hükümetin önde gelenlerini idam etti teker teker. Başbakan Hoyski ülkesinden kaçıp Tiflis'e sığındıysa da orada vurularak öldürüldü. Bağımsız Azarbeycan Cumhuriyeti'nin son başbakanı Yusufbeyli Nasib Bey Gürcistan'a kaçtı, bir daha ondan haber alınamadı. Böylece Bağımsız Azarbeycan Cumhuriyeti, Alman yardımıyla başlayan ve Sovyet-Ermeni saldırılarıyla devam eden bir sürecin bitiminde tarihe gömüldü. Resulzade'yse çalışmalarını Türkiye'de sürdürdü, 6 Mart 1955'de Ankara'da öldü...Allah rahmet eylesin".